Telgrafın İcadı ve Tarihçesi

Hiç şüphesiz ki içinde bulunduğumuz çağ, iletişim çağı olarak adlandırılmaktadır. Bu noktada, gelişmiş teknolojiyle birlikte iletişim oldukça kolay ve de önemli bir hale gelmiştir.İnsanların dünyanın öbür ucundaki insanlarla hiç zorlanmadan oldukça kolay bir şekilde iletişim kurması, günümüzün en önemli özellikleri arasında yer alır.
Günümüzde durum böyleyken, geçmişten günümüze kadar gelinen süreç içerisinde iletişim denince akla gelen ilk kavramlardan birisi, telgraftır. Günümüzün modern telekomünikasyon araçlarının temelini, telgraf oluşturmaktadır. Bu manada telgraf, modern telekomünikasyonun en eski aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Elektrikli telgrafa yönelik ilk çalışmalar, İngiliz bilim insanı olan Sir Charles Wheatstone tarafından başlatılmıştır. Ancak, ilk başarılı ve modern anlamdaki telgraf 1830 yılında ABD’’li bilim insanı olan Samuel Morse tarafından yapılmıştır.
5432_t2Telgraf, elektrik enerjisiyle çalışmakla birlikte bu icadın elektrik ve manyetizmanın birlikte ilk uygulaması kabul edilmektedir. Telgrafın çalışma prensibine bakıldığında, bir elektrik kaynağından elde edilen akım, kesikli bir biçimde bir kablo yardımı ile uzak bir noktaya iletilir. Bu iletililer ‘’vuru’’lar şeklindedir. Bu vurular yani iletiler, vuru gönderen kişinin bir elektrik anahtarını açıp kapatması ile elde edilmektedir. Göndericiden alıcıya gönderilen elektrik akımı, alıcının telgrafından bulunan elektromıknatısın bir kalemi çekerek geri bırakmasını sağlamaktadır. Elektrik akımı tarafından hareket ettirilen kalem, dönme özelliğinde olan bir kağıt üzerinde uzun ve de kısa çizgilerden oluşan izler bırakmaktadır. Bu çizgiler, kodlanmış bir haldedir ve her çizgi alfabede bir harfi temsil etmektedir. Kodlanmış bu alfabeye de mors alfabesi adı verilmiştir. Radyonun icat edilmesiyle birlikte, telgrafta çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Radyo, 1900’lü yılların başlarında bulunmuştur. Radyonun icat edilmesiyle birlikte, elektromıknatıslı alıcı düzenek, telsiz telgrafa uyarlanmıştır. Böylece de, alıcı ve gönderici arasında kablo bulunmasına gerek kalmamıştır. Yani telgraflarla kablosuz iletişim de radyo dalgaları sayesinde başlamış olmuştur. Bu dönemden itibaren açık denizlerde bulunan gemilerle karalar arasında haberleşmenin yolu sağlanmış olmuştur.
Telgrafın icadının ardından, telgraf yoluyla haberleşebilmek için uzun bir süre boyunca, sadece belirli bir yönde bir kerede sadece tek bir ileti alınabilir ya da gönderilebilirdi. Aynı anda birden fazla mesajın karşılıklı bir şekilde iletilebilmesini sağlayan elektrik devreleri 19. Yüzyılın ikinci yarısında bulunmuştur. Böylece, telgrafla iletişim kurmak daha kaliteli ve kullanışlı bir hale bürünmüştür. Çoklu elektrik devrelerini icat eden kişi, Jean-Maurice-Emille Baudot adında bir mucittir. Bu mucit, 1872 yılında bir dağıtıcı sistem elde etmiş ve bu sisteme de çoklu devre adını vermiştir. Bu sistemde telgrafın gönderici ve de alıcı uçlarına birer tane yazıcı aygıt bağlanmıştır. Gönderici, iletiyi bu yazıcı aracılığıyla yazmaktaydı. Böylece, ortaya elektrik vuruları ortaya çıkmakta ve bu vuruların etkisiyle alıcı telgrafta bulunan klavyedeki tuşlar çalışmaya başlamaktaydı.
Baudot, geliştirdiği makine sayesinde her iletinin sahip olduğu karakterlerin belirli bir sayı ve de tek tek gönderilmesi sağlanmıştır. Böylece Baudot’un tasarlamış olduğu bu makineyi kullanan kişiler, aynı hat üzerinde karşılıklı olarak birbirlerine istedikleri iletileri ulaştırma imkanına kavuşmuş olmuşlardır. Günümüz modern iletişim araçlarının temeli telgrafın icadıyla başlamış olup, radyonun icadıyla daha da gelişmiş ve de kablosuz iletişim araçlarına geçiş süreci bu yıllarda başlamıştır.

Hint Yağının Faydaları Nelerdir?

Hint yağının faydaları yüzyıllardan beri bilinmektedir. Son zamanlarda farklı bazı faydaları keşfedilmiştir. Hint yağının faydaları ve yan etkilerinin daha iyi anlaşılması için bu makaleyi okuyun.
Hint yağı, hint yağı bitkisinin tohumlarından çıkartılan bir soluk sarı renkli bir sıvıdır. Bu yağ çeşitli tedavi ve tıbbi değerlerine sahiptir. Antiseptik özellikleri enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olur. Vücudun zararlı serbest radikallerle savaşmasını sağlayan mükemmel antioksidan özellikleri vardır. Anti-inflamatuar özellikleri vücudun çeşitli yerlerindeki iltihabın giderilmesi için yardımcı olur. Hint yağının faydalarının çoğu içinde bulunan büyük bir miktardaki doymamış yağ asitlerinden kaynaklanmaktadır.
Hint Yağının Sağlık Faydaları:
Hint yağından sağlık yararları elde etmek için bu yağ hem dahili hem de harici olarak kullanılabilir. Romatizma, artrit ya da guttan kaynaklanan ağrılı eklemlere hint yağı ile masaj yapmak bu ağrılara rahatlama sağlayabilir. Hint yağının ağızdan alımı, bakteriyel artıştan kaynaklanan çeşitli sindirim sorunlarını tedavi edebilir. Ayrıca bir laksatif olarak çalışır ve kabızlığı tedavi eder. Hint yağının düzenli tüketimi gecikmiş veya ağrılı adetler gibi bir çok menstrüel bozuklukları azaltabilir. Vücudun genel bağışıklık sisteminde iyileşme meydana getirmesinin yanı sıra, multiple skleroz, Parkinson hastalığı, beyin felci gibi bazı ciddi hastalıkların tedavisi için de kullanılabilir.
5419_kirpik-bakimi-133554a324Gözler İçin Hint Yağının Faydaları:
Gözlere giren herhangi bir artık maddeyi çıkarmak ve bundan kaynaklanan tahrişi durdurmak için, damla olarak hint yağı kullanılabilir. Arpacık denilen göz kapağı üzerinde mevcut olan yağ bezlerinin enfeksiyonu, hint yağı ile tedavi edilebilir. Bunun için, hint yağı günde 2-3 kez arpacığın üzerine doğrudan uygulanmalıdır. Blefaritte ise, göz iltihaplanma nedeniyle kırmızıya döner. Göz kapaklarının çevresindeki bu alana yağı hafifçe sürmek kızarıklık ve inflamasyon üzerinde yatıştırıcı bir etkiye sahip olabilir. Bu tıbbi kullanımlarının yanı sıra, hint yağı ince kirpikleri olanların kirpiklerini kalınlaştırması için kullanılabilir.
5419_castorCilt İçin Hint Yağının Faydaları:
Hint yağının bileşenleri, bakteriyel veya fungal enfeksiyonların neden olduğu çeşitli cilt hastalıklarının tedavisi için son derece faydalı olan dezenfektan özelliklere sahiptir. Cilt ülserleri, saçkıran, kaşıntılı deri, döküntüler ve siğilleri içerir. Kuru cilt üzerinde iyi bir nemlendirici etkiye sahiptir. Bu nedenle, genellikle kışın gelişen ayak bilekleri ve ayaklardaki çatlakları iyileştirmek için kullanılabilir. Yağın etkisini en iyi görmek için, kısa bir süre boyunca ayaklarınızı sıcak suda beklettikten sonra ayaklarınıza hint yağı ile masaj yapabilirsiniz. Bu cildi yumuşatır ve gelecekte oluşabilecek başka çatlakları önler. Hint yağı, göz çevresindeki cilt kırışıklıklardan kurtulmak için kullanılabilir. Kollajen ve elastin üretimini teşvik eder böylece cildin pürüzsüz ve esnek olmasına yardımcı olur.
5419_castor_oilSaçlar İçin Hint Yağının Faydaları:
Saçlar için hint yağı, çeşitli saç derisi sorunlarına neden olan ve saç dökülmesine yol açan enfeksiyonlardan kurtulmak için kullanılabilir. Kuru, pullu kafa derisi üzerine uygulandığında nemi korur ve kafa derisinin durumunu iyileştirebilir. Benzer şekilde, kepek ve bitten kurtulmak için kullanılabilir. Ayrıca saç köklerini güçlendirmektedir ve saç uzamasını teşvik eder. Parlaklığını kaybetmiş, zarar görmüş saça uygulandığında mükemmel bir saç kremi olarak görev yapar. Bunun için hint yağını badem yağıyla karıştırıp, saç köklerine masaj yapın en son da uçlarına uygulayın. Bir saat bekleyin ve kaliteli bir şampuan ile yıkayın. Hint yağını seyreltmek, yağın daha kolay uygulanmasını sağlar, aynı zamanda saçın yıkanması da zor olmayacaktır.
Hint yağı normal miktarda kullanıldığında hiç bir yan etkisi yoktur. Ancak hamile kadınlar, emziren anneler, altta yatan sağlık durumu olan kişiler sadece kendi doktorları ile görüştükten sonra hint yağı almalıdır. Hint yağının aşırı dozu bulantı, kusma, ishal, karın ağrısına neden olabilir.
Kaynakça:
http://www.buzzle.com/articles/castor-oil-benefits.html

Serap Görmek Nedir?

Serap görmek deyince, herkesin aklına filmlerde sıcaktan bunalmış olan ve özellikle çölde olan kişinin, uzakta gördüğü su birikintisi, belki ağaç, hatta ağaçlarla kaplı kocaman bir alanın içinde olan göl gibi görüntüler gördüğü durum gelir. Bu “vaha” olarak adlandırılır.Gerçekte, serap görmek bu denli yoğun olmamaktadır. Fakat , bir su birikintisi görüyormuş gibi olması normaldir.
Serap aslında, insan gözünün algıladığı ışınlarla bir kandırmacasıdır. Bu nedenledir ki, sıcakta gördüğümüzü zannettiğimiz o su birikintisi yaklaştıkça kaybolur. Ancak, buradaki önemli bir nokta üzerinde durulması gerekir. Göz yanılması dendiğinde, serap görmenin bir hayal ürünü olduğu ve olmayan bir durumu varmış gibi gördüğümüz düşünülmemelidir. Bu olayda bizi yanıltan zihnimiz değil, atmosferdir. Serap, bir maddenin özellikle çölde ve denizlerde, hava çok sıcakken yanlış yerde veya farklı görünmesidir ve bunun sebebi belirtildiği üzere atmosferik sebeplerdir. Bilindiği üzere, ısınan hava yoğunluğunun az olmasından dolayı yükselir ve genleşir, soğuk hava büzüşür, yoğunluğu azalır ve aşağı doğru çöker. Dolayısıyla, sıcak havanın yoğunluğu soğuk havadan düşüktür. Bu iki hava katmanının birleşim yeri bir lens vazifesi görmektedir. lşık, yoğunluğu daha az olan sıcak havada, soğuk havaya oranla daha hızlı hareket etmektedir. Dolayısıyla, sıcak tabakaya düşük bir açıyla yaklaşan ışık ışınları, yukarıdaki daha soğuk havaya doğru kırılacaktır. Bu kırılmanın sonucu ortaya çıkan donuk ışıldamanın görüntüsü ise, su yüzeyinin yansıması gibi algılanmaktadır.
s2Sıcak ve güneşli bir günde, asfalt yollar önemli miktarda güneş enerjisi absorblar yani soğurur ve aşırı derecede ısınır. Asfalt, yol yüzeyi ile temas halindeki havayı kondüksiyonla (yüksek sıcaklıktan düşük sıcaklığa doğru ısı iletimi) ısıtır. Ancak hava zayıf bir termal iletken olduğundan, bu yolla ısı iletimi yüzeye yakın bir tabaka ile sınırlı kalır. Dolayısı ile daha serin hava yerden biraz daha yukarıda kalmaktadır, yani, yol yüzeyine yakın, ince bir sıcak hava tabakası (atmosfere göre) oluşmaktadır.Zaten, serabın ortaya çıkması için bu hava tabakasının birkaç milimetre kalınlığında olması gerekir. Sıcak günlerde bu atmosferik olaya maruz kalan yollar ıslakmış gibi görünmektedir. Özellikle çok sıcak günlerde bu yanılsamanın daha yoğun olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Yolun bu şekilde görünmesinin nedeni de, farklı yoğunluktaki hava katmanlarını geçerek gelen ışığın yukarı doğru kırılarak gözlerimize ulaşmasıdır.
Serap görüntüsüne yaklaştıkça daralma başlar ve yakınına gelindiğinde kaybolur. Bu, görmeaçısının giderek büyümesinden, sıcak havada yukarı doğru kırılan ışığın kırılma açısının bir yansıma görmeye elvermeyecek kadar küçülmesinden kaynaklanır.
serYer yakınındaki havanın, yukarı seviyedeki havadan daha sıcak olması durumunda, cisimler bulundukları konumdan daha aşağıda ve (sıklıkla) ters dönmüş olarak görünürler. Bu tür seraplar, alçak seraplar olarak adlandırılır. Yüzey üzerindeki sıcak ve az yoğun havaya giren ışık ışınları, yukarı doğru kırılır ve gözümüze aşağı seviyelerden (yer seviyesinden) gelerek ulaşırlar. Beynimizin, gözümüze ulaşan bu ışık ışınlarını yer yüzeyinin altından geliyormuş gibi, algılaması sonucu ağaç ters dönmüş olarak görünür. Ağacın tepesinden gelen ışınların bir kısmı yaklaşık olarak aynı yoğunluktaki hava içinden geçerek gelir ve bu nedenle çok az kırılmaya uğrar. Bu ışınlar göze doğrudan ulaştığı için, ağaç düz olarak görünür. Dolayısı ile belli bir mesafenin dışında, hem ağacın kendisinin hem de ters dönmüş halinin birlikte görünmesi de mümkündür. Bu son durumda ağacın ve gözlemcinin boylarının karşılaştırılabilir olması önemlidir.
Serap olayları yalnızca çok sıcak bölgelerde değil, çok soğuk bölgelerde de meydana gelmektedir. Kutup bölgelerinde, karla örtülü alanların üzerindeki hava, daha yukarılardaki havaya göre çok soğuktur. Soğuk hava çok daha yoğundur, dolayısıyla uzaktaki nesnelerden gelen ışık normale yaklaşarak kırılır. Bunun sonucunda uzaktaki nesne gerçek konumundan daha yukarıda görünür. Bu tip seraplar yüksek seraplar olarak adlandırılır.
Bu göz yanılsamasının fotoğrafı çekilebilmektedir. Bu konuda rastlanan çok çeşitli fotoğrafların olması, çok farklı şekillerde görülebilen serapları nesnel olarak da bizlere sunmaktadır.
Kaynakça:
http://www.maviylepembe.com/serap-nedir-nerelerde-ve-neden-gorulur-nasil-olusur-13730.Aspx

Balık Avlarken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Ademoğlu yerleşik hayata geçmezden evvel, toplayıcılık ve avcılık yöntemleri ile yaşamsal faaliyetlerini sürdürmekteydi.
Geyik avından ayı avına kadar, akıllara gelebilecek her türlü hayvan, bu dönemlerde yemek ve giyinmek adına avlanmaktaydı. Zaman içinde yerleşik hayata geçip tarımsal faaliyetlerle uğraşılmaya başlansa da, bir takım avlardan asla vazgeçilemedi. İşte bu ilginç ve beslenme olarak da yararlı tutkunun adı, balık avıdır. Gerek göl ve akarsularda, gerekse denizlerde, çeşitli teknik ve gereçlerle balık yakalamaya, balık avı denir.
Neden Balık Avı?
İnsanların sağlıklı beslenebilmesi için, balık eti yemelerine de ihtiyaç duyulmaktadır. Balık etinde bulunan ve çoğu besin çeşidinde yeteri kadar bulunmayan bir takım besin değerleri, insanlar adına tüketilmesi gereken önemli ihtiyaçlardır. Bundandır ki insanlar, balıkçılardan balık alır ya da kendileri gidip balık avlayarak bu ihtiyaçlarını giderirler.
Yine hobi olarak ya da kafa dinlemek ve rahatlamak amacıyla balığa gidilme nedenleri sayılabilse de, ana amaç, temel besin maddeleri içindeki en önemli yiyeceklerden biri olan balık etine sahip olabilmektir. Avlanan balık satılarak, meslek ve ticaret anlamında da değer kazanabilir.
Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir?
Balık avlarında dikkat edilecek noktalar, avlanacak olan balığın cinsine ve avlanma mekanına göre değişebildiği gibi, bazı genellemelerle basit olarak da açıklanabilir. Öncelikli olan ilk iki konu, avcıdaki istek ve sabır derecesidir. Balık avlamaya giden kişi, uzun süreli beklemeler konusunda sabırlı davranabilmeli, bunun için de sağlam bir av isteği taşıyabilmelidir. İster deniz balığında, ister tatlı su balığında olsun, bu iki durum çok önemlidir. Diğer konular, çeşitlilik arz edebilir.
5435_adrasan-balik-aviDeniz balığına gidilen avda, avlanmak istenen balığın cinsine göre yem seçmek çok önemlidir. Ekmek, sülünez, mamun, teke gibi bir çok yem, hedef balık kitlesinin zevkine göre seçilebilir durumdadır. Göl balıklarında ise, örneğin sazan ya da alabalık avlarında, küspe cinsi yemler kullanılmaktadır. Başka bir husus ise, kullanılan av aletleridir. Zıpkın kullanılarak su içinde balık vurulabildiği gibi, oltayla denizin derinliklerine inebilmek ya da su yüzeyinde kalarak avlanabilmek de mümkündür. Balıkçıların kullandığı en temel gereç ise, uzunluğu ve kullanılan malzemesi değişebilen balık ağlarıdır. Dinamit balıkçılığına ismini veren ve patlayıcıların kullanılarak balık katliamı yapıldığı av türü de vardır, ancak asla önerilmemektedir. Bu yöntem hem av ruhuna, hem de çevre duyarlılığına aykırıdır.
Avlanmak istenen balığın, deniz ya da gölde, hangi derinlikte yaşadığının bilinmesi de bir başka önemli faktördür. Su yüzeyinde dolanan kefalleri avlamak olası olduğu gibi, denizin dibinden mercanlar da çıkarılabilmektedir. Olta balıkçılığı adına, kurşun ağırlığı ve olta cinsi de, bir başka önemli faktördür. Daha derine, daha hızlı inebilen belirli bir gram kurşun, kişinin el ya da oltasını yanıltmayacak derecelere kadar ağırlaştırılabilir. Aynı şekilde, şamandıra kullanıp kullanmamak da, kişiye kalmıştır.
5435_adrasan-balik-avi_(4)Balık avının zamanı ve saati de oldukça önemlidir. Kimi balıkların yumurtlama döneminde, resmi olarak av yasakları uygulanabilmektedir. Bu zamanların dışında, yılın her ayı balığa elbette gidilebilir ancak; her mevsimde aynı verimlilikte balık tutulamayabilir. Balıklar sıcaktan, göç vakitlerinden, soğuktan ya da farklı sebeplerden, her zaman aynı çoklukla avlanamayabilirler. Saat olarak da, genellikle sabaha karşı başlanan balık avı macerası, güneşin doğmasına yakın tutulan ilk balıklarla hareketlenir, gün sonuna doğru ise hareketlilik azalmaya başlar.
İyi bir balık avcısı, ava giderken mutlaka yanında yedek malzeme ve bir gün yetecek şekilde erzak götürmelidir. Oltalar bozulup kırıldığında ya da gün boyu başarısız bir av geçirildiğinde, avcının elinin altında yedek materyaller ve hayatını idame ettirebilmesi için gereken yemek stokları bulunmalıdır. Anlatılan tüm bu noktalar, avcının karakterine ve bulunan ortama göre değişiklik gösterebileceği gibi, genel olarak çoğu avcıya hitap edebilen hususlardır. Eğer profesyonel olarak yapılmıyorsa, balık avı bir zevk meselesi, bir hobi türüdür. Akşamına avlanarak yenilen balıklar, tüm günün yorgunluğu ve keyfinin üzerine, ödüldür.

Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Öksürük durumu, daha çok küçük çocuklarda görülen bir durum olmakla birlikte her yaştaki insanda da görülebilmektedir. Aynı zamanda bazen kişilerin sosyal yaşamlarını ve de iletişimlerini etkileyebilen seviyelere de ulaşabilmektedir.
Öksürük, insanların nefes yollarının ve boğazının açık ve de temiz kalabilmesi, amacıyla gerçekleşen bir vücut fonksiyonudur. Genellikle öksürük hep şikayet edilen bir konu olmakla birlikte, öksürüğün vücutta oldukça önemli bir fonksiyonu bulunmaktadır. Öksürük sayesinde, mikroplar, duman, mukus, tahriş edici maddeler ya da vücuda zararlı sıvı maddeler akciğere ya da nefes yollarına kadar ilerleme şansı bulamaz. Öksürüğün nasıl ortaya çıktığına bakıldığında ise, karşımıza nefes yollarında bulunan sinir uçlarının uyarılması durumu çıkmaktadır. Bu uyarılmanın ardından, öksürük ortaya çıkmaktadır. Akciğerlerde bulunan hava, öksürük sayesinde aniden ve oldukça güçlü bir şekilde dışarıya atılır. Bu atma işleminin ardından nefes yollarındaki tehlikeli maddeler temizlenmiş olur. Bu açıdan bakıldığında öksürük, vücut için faydalı gözükse de, öksürüğün çok şiddetli ve de sık bir biçimde tekrarlanması halinde sağlık açısından yolunda gitmeyen durumlar var demektir. Yani sık ve şiddetli öksürük, birçok hastalığın belirtisi olabilmektedir.
Uzun süreli öksürüklerin kişide bazı yan etkileri olabilmektedir. Bu yan etkiler ise, sersemlik, göğüs ağrısı ve de halsizlik gibi durumlardır. Öksürüğün çeşitleri bulunmaktadır. Bu çeşitler kuru öksürük, gece öksürükleri ve de yaş öksürüklerdir. Yaş öksürükler, balgamlı öksürük olarak da adlandırılmaktadır. Gece öksürükleri ise sadece geceleri yaşanmaktadır. Kısa süreli olan öksürüklere neden olan şey daha çok virüslerdir ve bu öksürüklerde genellikle tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Çünkü, zamanla kendiliğinden geçmektedir. Uzun süreli olan öksürükler ise, çoğu zaman bir hastalığın belirtisi olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle bu tür öksürüklerde tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır.
Öksürüğe neden olan bazı nedenler bulunmaktadır. Bu nedenlerin başında ise, vücut için zararlı olan maddeler gelmektedir. Aynı zamanda sigara içmek ve sigara dumanı solumak da öksürüğe neden olabilmektedir. Bunun nedeni ise, kişilerin sigara dumanına karşı hassas olmasıdır. Sigara dışında başka maddeler de öksürüğe neden olmaktadır. Deterjanlar, parfümler, boyalar ve de ev kokuları da kişilerin bu maddelere karşı hassas olma durumuna göre öksürüğe neden olabilmektedir. Bazı hastalıklar sırasında öksürüklerde artış meydana gelebilmektedir. Bu hastalıklar arasında akut bronşit, soğuk algınlığı ve grip gelmektedir. Bu tür hastalıklar yaşanırken, vücutta gerekenden fazla mukus üretilmektedir. Mukus da öksürüğü tetikleyen bir maddedir. Yine geniz akıntısı durumunda da, öksürüklerde artış yaşanabilmektedir. Yine bu duruma neden olan şey de mukustur. Geniz akıntısı esnasında boğazın arka tarafına doğru mukus akmaktadır. Astımı olan kişilerde de, öksürük oldukça sık bir şekilde görülebilmektedir. Eğer bir kişide reflü rahatsızlığı varsa, bu durumda da öksürük tetiklenmiş olur.
Midede yer alan asitler, yemek borusuna tırmanır ve de sinirleri uyarır. Böylece de vücutta öksürük reaksiyonu yaşanmış olur. Akciğer kanseri, akciğer tüberkülozu ve de bazı ilaçlar da öksürüğe neden olan nedenler arasında yer almaktadır.

Mor ve Ötesi Kimdir?

Türk rock müziğinin yaşayan değeri olan grup Mor ve Ötesi, 1995 yılının Ocak ayında kurulmuştur. Kerem Kabadayı’nın davul çaldığı, Harun Tekin’in hem vokal yaptığı hem de gitar çaldığı, Derin Esmer’in de vokal ve gitarda yer aldığı, Alper Tekin’in ise bas gitar çaldığı grup, kısa zamanda Türk rock müziğine damgasını vurmuştur.
Mor ve Ötesi’nin ilk albümü, 1995 yılında kayıt altına alınmaya başlandı. Şehir isminin verildiği bu albüm, tamamen Mor ve Ötesi menşeili şarkılardan oluşmaktaydı. Bu haliyle, 1996 yılında piyasaya sürüldü. Aynı albümde yer alan “Yalnız Şarkı” parçasına çekilen klip ise, grubun ilk video klibi olmuştu. Bırak Zaman Aksın isimli ikinci albüm ise, 1999 yılının Mart ayında satışa sunuldu. O yıla kadar, Mor ve Ötesi’nin gerçekleştirdiği en önemli canlı performans, 9 Aralık 1999 tarihli konserdi. Placebo grubunun önünde sahneye çıkmışlardı.
Mor ve Ötesi, 2002 yılının Nisan ayında, 6 şehirden oluşan ilk Türkiye turnesine çıktı. İstanbul’da, 2 Temmuz 2002 tarihinde gerçekleştirilen “H2000 Festivali”’nde, grup mükemmel bir konser verdi. Yerel ve ulusal basına da çıkan bu konseri, neredeyse beş bin kişi canlı olarak izlemişti. Anti militarist kimliği ile öne çıkan grup, 2003 yılında “Savaşa Hiç Gerek Yok” isimli parçayı besteledi. Bu şarkı, ülkenin önde gelen isimleri ile birlikte söylendi. Bir Ankara konserinde ise, bu şarkı, yüz bin dinleyici ile birlikte seslendirildi.
mor2Mor ve Ötesi, 2004 yılının Nisan ayında, popülaritesini en yükseğe çıkartan “”Dünya Yalan Söylüyor”” isimli albümünü yayımlandı. Albümdeki “Cambaz” parçası, büyük ses getirdi.Aynı zamanda, “Mustafa Hakkında Herşey” filminin müziklerinden olan “Bir Derdim Var” isimli parça, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Şarkısı” seçildi ve “Altın Portakal” ödülüne layık görüldü. Aynı yıl, bir çok otorite ve müzikal anlamda yetkinliği olan kitle tarafından, bu parça, yılın şarkısı olarak değerlendirilmişti. Yaklaşık 250.000 adet satan “Dünya Yalan Söylüyor” albümü, Blue Jean isimli rock dergisi tarafından “Tüm Zamanların En İyi Türkçe Rock Albümü” ve Billboard dergisi tarafından “Son On Yılın En İyi İkinci Türkçe Rock Albümü” seçilmişti.
405Mor-ve-Otesi-34Mor ve Ötesi grubunun bir başka özelliği ise, Türkiye’yi “53. Eurovision Şarkı Yarışması”’nda temsil etmiş olmasıydı. 2008 yılında gerçekleştirilen bu yarışmaya, “Deli” isimli şarkı ile katılan grup, birçok dinleyici tarafından, Türkçe şarkı seçmeleri sebebiyle takdir edilmişti.
Tarih 24 Kasım 2008’i gösterdiğinde, grup “Başıbozuk” isimli albümünü müzikseverlerin beğenisine sundu. Grubun yedinci stüdyo albümü olan “Masumiyetin Ziyan Olmaz” eseri, 12 Mayıs 2010 tarihinde piyasaya sürüldü. “Yorma Kendini” ve “Araf” isimli iki felsefi parçaya video klipler çekildi. Ardından “Sor” ve “Bisiklet” klipleri birbirini izledi.
Mor ve Ötesi, son albümleri olan “Güneşi Beklerken” isimli çalışmayı, 17 Aralık 2012 tarihinde piyasaya sürdü. Mor ve Ötesi, dar kalıplarda kalmış Türk rock müziği adına, hızır gibi yetişmiş bir inovasyonu temsil etmektedir. Felsefi açıdan irdelendiğinde pek çok anlamı olan şarkı sözleri, toplumsal olaylara duyarsız kalmadan ses çıkarmaları, kliplerinde sosyal mesaj vermeyi ihmal etmemeleri, politik duruşları ile ülke sorunlarına kafa yoran gençleri cesaretlendirmeleri gibi pek çok özellik, Mor ve Ötesi grubunu farklı ve ayrı bir yerde tutmayı sağlayabilmiştir. Üyeleri, sadece müzik ile değil, spor, siyaset ve sanatın farklı dalları ile de ilgilenmektedirler.
Kaynakça:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mor_ve_%C3%96tesi

Ticari Araç Kullanma ve Mesleki Yeterlilik Belgeleri Nedir?

Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde ve kara düzen taşıt kullanımının daha sistematik hale getirilmesi amacıyla, her türlü ticari araç kullanan kişilerin alması zorunlu olan bir takım belgeler, ticari araç kullanma ve mesleki yeterlilik belgeleri kapsamına girmektedir.
Birkaç yıl öncesine kadar, ticari araç kullanma safhasında geçerli olan bir takım belgeler, günümüzde kıymetini ve vasfını yitirmişken, bunların yerine, src belgeleri gibi bazı belge türleri ortaya çıkmıştır. Yurt içinde yolcu taşıma, yurt içinde yük taşıma, yurt dışında yolcu taşıma ve yurt dışında yük taşıma sınıflarının yanı sıra, tehlikeli madde taşıma ve psikoteknik belgeleri, Ulaştırma ve Habercilik Bakanlığı’nca tedavüle sokulmuştur. SRC-1, SRC-2, SRC-3, SRC-4, SRC-5 belgeleri, bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bu belgeler, ilgili bakanlıkça belirlenen yıllardan önce ehliyet sahibi olanlara sınavsız verilebilirken, daha sonradan araç kullanmaya başlayan bireyler kurslara devam etmek ve sınava girerek başarılı olmak zorunda bırakıldı.
5452_tir
Belgelerin kursları ve sınavları her ne kadar angarya gibi algılansa da, iyi tarafından bakıldığında, bu tip belgeleri yeniden alacak olanlar açısından, yıllardır araç kullanıp da kurallara pek riayet etmeyen çalışanların bilgilerinin tazelenmesi, değişen bir takım kuralların bildirilmesi, yeni ve farklı konuların bu bireylere öğretilmesi, uygulamalar yapılması ve fikirlerin paylaşılması gibi pek çok yararlarının olduğu da görülmektedir.
Bu belgelerin kurslarında harita okuma, harita üzerinde hesap yapma, tehlikeli madde taşımacılığı, ilk yardım, kara yolları kuralları, bir takım teknik bilgiler, ilgili basit hukuki bilgiler, işaretlerin anlamları, uyulması gereken diğer hususlar gibi konular işlenmektedir. Kurslar ve sınav haftaları, farklı ya da aynı şirketlerde çalışan, ve yahut hiçbir yerde çalışmayan adaylar, etkileşim halinde kalarak fazlaca bilgiyi öğrenmektedirler. Aynı zamanda, geçmiş dönemlere ait soruların çalışılmasıyla bilgiler pekiştirilmektedir.
5452_5735742450İlgili sınavlara, sınav tarihinde yalnızca birinden girmek koşulu ile başvuru yapılabilmektedir. Sınav ücretinin anlaşmalı bankaya yapılmasının ardından, sınav başvuru işlemleri gerçekleştirilir. SRC sınavlarını ilgili bakanlık yapmaktadır. Türkiye’nin belli şehirlerinde gerçekleştirilen sınav, çoktan seçmeli olup, toplam dört şıktan oluşmaktadır. Bugüne kadar yapılan sınav uygulamalarında, toplamda elli soru sorulmuş, bunlardan en az otuzunu doğru yapanlar sınavı başarıyla geçmişlerdir. Bahsedilen sınavda, yanlış sayısının doğru sayıları üzerinde bir etkisi de bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, bu tip mesleki belgelerin resmi kurumlarca verilmesi, bu konuda da eğitime tabi tutulan adayların bilinçlenmesinin sağlanması, sektör adına olumlu bir adımdır. Bu şekilde kazaların önüne geçilebilecek, adaylarda farkındalık yaratılmış olunacak, ilk yardım gibi konularda adaylar bilgi sahibi olacaktır. Bu noktada, anlatılanların kağıt üzerinde değil, teoriden pratiğe aktarılarak hayata geçirilmesi ve iyice benimsenmesi, hem şoförler, hem de diğer vatandaşlar açısından oldukça faydalı olacaktır. Ticari aracını amaç kapsamında ya da özel yaşantısında kullanmak istese dahi bireyler, bu belgeyi almaları halinde sorumluluklarını bu belgelerle kanıtlamış olacaklardır.
Kaynakça:
http://www.kugm.gov.tr/

Endüstri Mühendisliği Nedir? Ne Yapar?

Çağımızın anlaşılması zor; ancak yaptığı iş yönünden kritik mesleğidir endüstri mühendisliği. İnsan, bilgi, materyal, ekipman, süreç ve proseslerin kullanılmasının yanında, tüm bu disiplinlerin bir arada yönetilmesini ve geliştirilmesini sağlayan mühendislik dalına, endüstri mühendisliği denir.
Endüstri mühendislerinin temel prensipleri, enerji, malzeme ve zaman türündeki kaynakların, en yüksek verimlilik ile kullanılması ve mühendislik alanındaki çalışmalarda kalitenin artırılması esaslarına dayanmaktadır. Anlaşılacağı üzere, endüstri mühendisliği, fikir ve uygulamalar bakımından, diğer mühendislik dallarından biraz daha ayrı konumdadır. Bu mühendislik dalında asıl farklılığı oluşturan yön ise, endüstri mühendisliğinin parça ya da kısım odaklı değil, sistemler bütününü komple olarak göz önünde bulundurarak çalışmalar yapmasıdır.
5456_endustriBir başka farklılık ise, yalnız makine odaklı değil, çalışma yapılan alandaki insan faktörünü de göz önüne almak zorunda kalınışıdır. Sırf bundan dolayı da, endüstri mühendisliği, yalnızca fen bilimleri ile değil, sosyal ve kültürel faktörlerle de iç içe olmak zorundadır.
Çalışılan sektördeki endüstri bütünün görebilmek, buna uygun tasarım yapabilmek, sistem geliştirebilmek, sistemleri yönetebilmek, kalite ve verimlilik artırıcı çalışmalar yapmak gibi çok yönlü faaliyetler, endüstri mühendisliğinin görev ve sorumlulukları arasına girmektedir. Bu görevleri yerine getirirken, elbette ki fen bilimlerinden yararlanan endüstri mühendisleri, ayrıca istatistik biliminden, çeşitli bilgisayar programlarından, yazılım dillerinden, sosyal ilişkilerden ve benzer farklı materyallerden de yararlanmak zorundadır. Zaten, verimliliğin de tanımında geçen “en az girdiyle en çok çıktıyı elde edebilmek” prensibi, tüm kaynakların en verimli ve doğru şekilde kullanılmasıyla gerçekleşeceği için, temelde bunu gerçekleştirmesi gereken de, endüstri mühendisleridir.
Endüstri mühendisleri, üretim ya da yönetimin en az birinin bulunduğu her sektör ve iş kolunda çalışabilirler. Tedarik zincirlerinin yönetimi, üretim planlaması, tam zamanında üretim uygulamaları, 5S ve Kaizen tipi çalışmalar, yalın üretim ve yalın düşünce prensiplerini uygulama, ayrıntıları inceleme, iş ve zaman etüdlerini gerçekleştirme gibi onlarca farklı yöntem üzerinde, endüstri mühendisleri uygulama yapma şansına sahiptirler. Akademik anlamda, işletme bölümü ile arasında belirgin bir takım farklılıklar bulunan endüstri mühendisliğinin, küçük ve orta ölçekli firmalar nazarında kabul görme oranı ise maalesef ki düşüktür. Bir mühendise fazla para ödemek istemeyen patronlar, onun yerine aldıkları bir işletme mezunu bireye daha az para ödeyerek işlerini görmeye kalkasalar da, anlaşılması gereken konu, işletmeci ve endüstri mühendisinin görevlerinin ve yetkinliklerinin tamamen farklı oluşudur. Gelişmiş tüm büyük firmalarda, bu fark özellikle bilinir ve iki çalışana da kendi görevleri yaptırılırken, daha küçük işletmeler bu farkları bilmedikleri için, tasarruf etme bahanesiyle çalışanlarına ilginç şekilde yüklenmektedirler. Diğer mühendislik dallarındaki imza yetkisinin, endüstri mühendisleri açısından oldukça dar kapsamlı olması da, yine küçük şirketlerin patronlarının bu alandan mezun bireylere iş yerlerinde fırsat vermemesinin başka bir açıklamasıdır.
Sonuç olarak, endüstri mühendisliği, büyüyen ekonomilerde ve bu ekonomilere fazlaca kazanç getiren kurumsal şirketlerde oldukça yoğun kullanılmakta; ancak bu kültürden uzak ufak işletmeler kara düzen işlerine devam ederken bu alandan kendilerini soyutlamaktadırlar. Nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, endüstri mühendisleri sistem odaklı oldukları için, çalışmalarını bu alanlarda yoğunlaştıran ve şirketlere katma değerleri yüksek olan işler yapmaktadırlar. Dezavantaj olarak nitelendirilebilecek kısım ise, sadece bir materyalle uğraşmadığı için yönetimin gözüne yaptığı işi çok gösteremeyen bu mühendislik dalında aslolan, disiplinler arası koordinasyon ve yenilikçi çalışmalardır.

Neptün Gezegeni ve Özellikleri

Üzerinde yaşamış bulunduğumuz gezegen olan Dünya, evrende Samanyolu galaksisi içerisinde yer almaktadır. Dünya’nın konumu daha da daraltıldığında ise karşımıza Güneş sistemi çıkmaktadır.
Dünya, güneş sisteminin bir üyesi olmakla birlikte bu sistem içerisinde Dünya dışında yine birçok gezegen yer almaktadır. Neptün de, bu gezegenlerden birisidir. Neptün, sistemde yer alan dokuz büyük gezegenden birisidir. Güneşe uzaklık bakımından ise 8. sırada yer almaktadır. Neptün ile ilgili birçok bilimsel tespitlerde bulunulmuştur. Bu tespitlere göre, Neptün’ün Güneş’e olan uzaklığı 4 milyar 494 milyon km kadardır. Bu gezegen, Güneş çevresinde haraket etmekle birlikte gezegenin Güneşin çevresinde tam dönüşü, 164,79 yılda gerçekleşmektedir. Bu gezegen, Dünya’dan çıplak gözle görülememektedir. Bunun nedeni ise, gezegenin oldukça soluk olmasıdır. Eğer Neptün’e teleskop araılığıyla bakılırsa, ortaya yeşilimsi bir renge sahip disk biçiminde bir görüntü çıkmaktadır. Gezegenin şekli yuvarlak olmakla birlikte, gezegenin kenarları karanlıktır. Astronomi bilim adamları ise bu duruma ”kenar kararması” adı vermişlerdir.
5458_n2Neptün’ün mitolojik bir önemi de bulunmaktadır. Öyle ki, bu gezegene Poseidon da denilmektedir. Poseidon ise, Eski Yunanlılarda deniz ve de su tanrısı anlamına gelmektedir. Romalılar ise, deniz ve su tanrısına direkt olarak Neptün adı vermişlerdir. Neptün, oldukça büyük bir gezegendir. Bu bakımdan, büyüklük olarak Uranüs, Satürn ve de Jüpiter’e benzemektedir. Bilim adamlarınca Neptün ile Dünya’nın büyüklükleri karşılaştırılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlara göre Neptün, Dünya’dan tam 17 kat daha ağırdır. Yapılan araştırmalar sonucunda, bu gezegenin herhangi bir canlı yaşamına uygun olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Neptün’ün yaklaşık olarak 20 bin km çapında ve kayaç yapılı bir çekirdeği bulunmaktadır. Bu çekirdeğin çevresinde ise bir atmosfer tabakası bulunur ve bu tabakanın kalınlığı 15 km civarıdır. Bu atmosferin helyum ve hidrojen gazlarından meydana geldiği sanılmaktadır. Bu konuda tam olarak henüz kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Atmosferin en üst bölgesinde metan gazı olduğu anlaşılmıştır. Bu gaz, bulutlanarak kümelenmiştir. Güneş’ten gelen kırmızı renkli ışınlar bu bulutlar tarafından emilir ve dışarıya salınmaz. Yeşil ve de mavi güneş ışınları içinse aynı durum söz konusu değildir. Bu tür ışınlar, bulutlar tarafından yansıtılmaktadır. Neptün’ün mavimsi yeşil bir görüntüye sahip olmasının nedeni budur.
5458_n3Neptün’ün sahip olduğu atmosfer tabakasının en üst bölgeleri oldukça soğuktur ve bu bölgelerde sıcaklık -210 derece civarında seyretmektedir. Neptün, Güneş’e en uzak 8. gezegen olmasınaa rağmen, -210 derece sıcaklık oldukça yüksektir. Bu durum, bilim adamlarınca merak edilmiş ve açıklanmaya çalışılmıştır. Yapılan araştırmalarla kesin bir sonuca ulaşılamamış fakat, bazı iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddiaların başında ise, Neptün’ün atmosferinin en üst kısmında Güneş ısısını tutma özelliği olan özel bir katman bulunduğu gelmektedir. Bir diğer iddiaya göreyse, Neptün gezegeninde bir iç ısı kaynağı bulunduğudur. Neptün’ün 8 adet uydusu bulunmaktadır. Önceden iki uydusu var sanılırken, 1989 yılında gezegenin 6 adet daha uydusunun olduğu tespit edilmiştir.

Yeşil Elmanın Faydaları Nelerdir?

“Günde bir elma doktoru uzak tutar”. Parlak yeşil bir elma yemenin sizi nasıl sağlıklı tutacağını öğrenmek için okumaya devam edin.Besin değerleri ve sağlık yararlarını öğrenmek sizin için yararlı olacaktır.
Kırmızı, elma ile bağdaşlaştırılan bir kelimedir. Tıpkı tatlı ve sulu kelimeleri gibi. Ancak sulu, ekşi ve yeşil renkli olan elma türü yeşil elmadır. Turta ve tart gibi çeşitli yiyeceklere benzersiz bir lezzet kattığı için, öncelikle pişirme amaçlı kullanılırlar. Ayrıca elma şırası, şarap ve votka gibi aromalı içkilerin üretiminde kullanılmaktadır.
Yeşil elmanın oldukça düşük olan kalorisi, bu meyveyi bir diyetisyenin yardımcısı yapmaya yetecektir. Küçük-orta boy bir yeşil elma yaklaşık 50-80 kaloridir. Aynı zamanda lifli içeriği sayesinde iştahınızı kesecektir. Ancak bu meyve üzerindeki kabuğu ile sade yenmelidir. Turta ya da tart gibi tatlılar şeklinde yendiğinde, yeşil elma sadece bir malzemedir ve hiç bir gerçek besin değeri yoktur. Yeşil elma potasyum, fosfor ve kalsiyum gibi mineraller ve lif içerir. Ayrıca A vitamini ve küçük miktarlarda C vitamini içermektedir. Meyvelerde bulunan doğal şeker olan fruktoz formunda, karbonhidrat içerir.
Yeşil Elmanın Sağlık Faydaları:
1)Yüksek Lif İçeriği:
Bu sistemi temizlemeye yardımcı olur ve metabolizmayı arttıran bir sürü lif içerir. Bağırsak hareketlerini arttırmaya yardımcı olur. Bu nedenle elmayı kabuğu ile birlikte yemeniz her zaman tavsiye edilir. Bağırsaklarınız ve vücudunuz ne kadar temizlenirse o kadar mutlu ve sağlıklı olursunuz.
2) Mineral İçeriği:5459_elma
İçerdiği demir, çinko, bakır, manganez, potasyum gibi iz mineraller insan sağlığı ve refahı için gereklidir. Elmada bulunan demir bir eser elementtir. Kan oksijen seviyelerini yükseltmeye yardımcı olur ve metabolizmahızının artmasını sağlar.
3) Düşük Yağ İçeriği:
Yeşil elma kilosuna dikkat edenler için vazgeçilmez bir besindir. Diyet yapan kişiler ve düzenli spor salonu müdavimleri her gün beslenmelerinde bir elma bulundurmalıdır. Aynı zamanda kan damarlarındaki yağları toplar ve kalbe doğru kan akışının korunmasında yardımcı olarak felç riskini azaltır.
4) Cilt Kanserini Önler:
Serbest radikallerin cilt hücrelerine karşı hasarını önlemede yardımcı olan C vitamini içerir ve böylece cilt kanseri riskini azaltır.
5) Anti-oksidanlardan Zengin:
Hücre yeniden yapımı ve yenilenmesine yardımcı olan anti-oksidanlar içerir. Aynı zamanda sağlıklı ve parlak bir cilde sahip olmanıza yardımcı olur. Antioksidanlar karaciğeri korur ve düzgün işleyişini sağlar.
6) Sağlıklı Güçlü Kemikler:
Tiroid bezinin düzgün işleyişine yardımcı olarak romatizmayı önler.
7) Alzheimerı Önler:
Her gün bir elma yemek, Alzheimer gibi yaşlılıkla ilgili nörolojik bozukluklara yakalanma riskini azaltır.
8) Astımı Önler:5459_juicee
Düzenli olarak elma suyu içmek, bir aşırı duyarlı alerjik hastalık olan astım riskini azaltır.
9) Enerji Verir:
Yeşil elma kişiye enerji verir. Herhangi bir tür spor yapan veya telaşlı bir hayat sürdürmesi gereken kişiler için özellikle karbonhidrat içerir.
10) Cildi Güzelleştirir:
Yeşil elma mükemmel bir güzellik arttırıcı meyvedir. Cilt bakımı ve saç bakımı konusunda bir çok faydası vardır. Yeşil elmanın yaşlanmayı önleyen anti-aging özellikleri vardır. İçinde bulunan antioksidanlar ve lifler cildinizi esnek ve uzun süre genç tutmaktadır. Yeşil elma kullanımını da içeren bir yüz maskesi cildinizi derinlemesine nemlendirir ve cildin genel dokusunu düzeltirken kırışıklıkların görünümünü ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Yoğun vitamin içeriği ile cildin sağlıklı kalmasını kolaylaştırır ve cildi besler. Ayrıca temel vitamin eksikliklerinden kaynaklanan çeşitli cilt hastalıklarının önlenmesinde yardımcı olur. Yeşil elma oldukça etkili bir akne önleyicidir. Düzenli yeşil elma tüketimiyle sivilcepatlamalarını kontrol altına alabilir ve önleyebilirsiniz. Bunlara ek olarak göz altı morluklarının azalmasına yardımcı olur.
Yeşil Elma Nasıl Seçilir ve Saklanır?
Elma oldukça hassas bir meyve olduğundan, seçimi ve saklanması konusunda dikkatli olunmalıdır. Yeşil elma satın alırken sert, sağlam, parlak, morluk ya da hasar görmemiş, kabuğu buruşuk olmayan elmalar seçmeye özen gösterin. Bir de paketlenmiş elmalar yerine tek tek seçebileceğiniz elmaları tercih edin. Bu şekilde satın almadan önce onları koklayabilirsiniz. Asla misk kokulu elmaları satın almayın. Yeşil elma depolamak için en iyi yer buzdolabıdır. Elmaları bir miktar su serptikten sonra delikli bir plastik torba içinde buzdolabının en soğuk bölgesinde saklayın. Bu şekilde elmalar neredeyse iki üç hafta boyunca taze kalacak. Normal oda sıcaklığı, kısa bir süre boyunca yeşil elma saklamak için uygun olabilir. Buzdolabına yerleştirdiklerinize göre daha çabuk olgunlaşacaklarından onları kontrol etmeyi unutmayın.
Kaynakça:
http://www.buzzle.com/articles/green-apple-nutrition-facts.html
http://www.stylecraze.com/articles/top-10-health-benefits-of-green-apples